Iğdır’da “Doğu Anadolu Volkanizması, Jeoturizm Potansiyeli ve UNESCO Süreci Toplantısı” yapıldı
Iğdır merkezli Ağrı Dağı ile çevresindeki jeolojik ve kültürel alanların uluslararası platformlara taşınması amacıyla “Doğu Anadolu Volkanizması (Iğdır-Ağrı) Jeoturizm Potansiyeli ve UNESCO Süreci Toplantısı” gerçekleştirildi.
Proje yürütücülüğünü Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğünün yaptığı, Iğdır Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen, Iğdır Valiliği, Tuzluca Belediye Başkanlığı, UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun paydaş olarak düzenlediği toplantı, Iğdır Üniversitesi Karaağaç Kampüsü 15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Iğdır Valisi ve Belediye Başkanvekili Ercan Turan, burada yaptığı konuşmada, UNESCO ile koordineli yaptıkları çalışma kapsamında, Tuz mağaraları ve Ağrı Dağı başta olmak üzere bölgedeki jeolojik oluşumları, keşfedilecek sıcak su kaynaklarının korunması, gelecek nesillere aktarılmasının sürdürülecek kalkınma açısından son derece önemli olduğunu söyledi.
Bu çalışmada emeği geçen bütün kurumlara teşekkür eden Turan, “Birlik ve beraberlikte rahmet var. Biz, birlik ve beraberliğimizi sağlayıp güzel işlere odaklanırsak bu ilde kalkınmanın en güzel örneğini dünyaya göstermiş oluruz.” dedi.
MTA Genel Müdürü Vedat Yanık ise MTA’nın Türkiye’nin yeraltı zenginlikleri araştırma ve bilimsel çalışmalar gerçekleştirme konusunda öncü rol oynadığını belirtti.
Iğdır içerisinden önemli volkanik alanların bulunduğunu hatırlatan Yanık, “Küresel ısınma ve çevre kirliliğinin alarm verdiği günümüzde nüfus artışı ve hızlı yapılaşma nedeniyle doğal yaşam alanlarımız hızla yok olmaya devam ediyor. Bu nedenle ‘jeoturizm’ ve ‘jeopark’ gibi kavramlar dünyamızın oluşum sırasındaki yapıları gelecek nesillere aktarma konusunda büyük önem taşıyor. Aynı zamanda alternatif turizm açısından popülerleşmektedir.” ifadelerini kullandı.
Dünyada jeolojik yapıların turizm açısından önemine vurgu yapan Yanık, şunları kaydetti:
“Jeolojik miras alanlarının insanlığın ortak değerlerinden olduğu gün geçtikçe kabul görmektedir. Bu sebeple sahip oldukları alan büyüklükleri dikkate alınarak doğal anıtların korunması konusunda son yıllarda uluslararası düzeyde yasal düzenlemeler gerçekleştirilmektedir. Bu proje çalışmaları ile Iğdır ve Ağrı illeri çalışma kapsamına alınmış ve bölgenin jeositleri belirlenmiştir. Jeolojik oluşum süreçleri açısından enderlik sunan, estetik güzelliği olan, jeoturizm açısından iyi korunmuş yapılar ve alanlar tespit edilerek kayıt altına alınmıştır. Ağrı Dağı ve çevresi sahip olduğu değerler ile çok önem arz etmektedir.”
Devlet teşvik veriyor
UNESCO Türkiye Milli Komisyon Başkan Vekili Prof. Dr. Nizamettin Kazancı ise “Türkiye Cumhuriyeti Devleti 2000, 2002, 2017 ve 2022 yıllarında düzenlenen turizm şuralarında alınan önemli karar, turizmin kıyı bölgelerinden ülke içerisine yayılması için tedbir alınmasıdır. Devlet bu tedbirleri almıştır, bu manada teşvikler veriyor. Turizm acentelerine hem de turizm yatırımcılarına çeşitli şekilde destek vermiştir. Fakat 20 yıldır turizm kıyılardan ülke içlerine yayılmamışsa bunu gerek halk olarak gerekse yerel yönetimler olarak sorgulamamız lazım.” şeklinde konuştu.
Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma da Doğu Anadolu Bölgesi’nin jeolojik kaynak bakımından zengin bir yapıya sahip olduğunu söyledi.
Bölgede milyonlarca yılda oluşmuş kayacıkların, lav akıntıları, magmalar, lav mağaraları ve Anadolu’nun çeşitli etnografya yapısı ve çeşitli medeniyetlerin bıraktığı ekolojik mirasın Türkiye’yi açık hava laboratuvarına getirmiş olduğuna vurgu yapan Alma, “Anadolu sahip olduğu bu eşsiz kaynakları kendi başına birer jeolojik mirastır. Türkiye’nin en doğusunda bulunan Iğdır’da Azerbaycan, İran ve Ermenistan’a komşu olması nedeniyle son derece stratejik bir konumdadır. Daha önemlisi Iğdır, Ağrı Dağı, Tuzluca ve yakın çevresindeki geniş doğa, tarihsel ve kültürel zenginliklere ev sahipliği yapmaktadır.” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından, program gün boyu araştırmacıların sunumlarıyla devem etti.